İslamiyet Öncesi Türk Devletlerinde Kültür Ve Medeniyet

İslamiyet öncesi Türk devletlerinde kültür ve medeniyet ile ilgili detaylı bilgileri sizlere ilerleyen bölümlerde aktaracağız. İslamiyet öncesi Türk devletlerinden daha önce de söz etmiştik. Ancak İslamiyet öncesi Türk devletlerinde kültür ve medeniyet sorularının çok sık karşımıza çıktığını da belirtmeden geçmemeliyiz. Bu nedenle, İslamiyet öncesi Türk devletlerinde kültür ve medeniyet sorularını daha kolay yanıtlayabilmek için bu bilgilere gereksinimimiz bulunuyor.

İslamiyet Öncesi Türk Devletlerinde Kültür Ve Medeniyet

■ Devlet Yönetimi: İslamiyet öncesi Türk devletlerinin oluşumu, boyların bir araya gelmesi ile gerçekleşmekte idi. Bu devletlerin başında bulunan hükümdarlara, Şanyü, İteber, İdikut, Hakan, Han, Kağan gibi isimler verilmekte idi ki daha çok Kağan ünvanını kullanmakta idiler. Yerleşik hayata geçmenin sonrasında saraylarda yaşayan bu hükümdarlar, öncesinde ise Otağ adı verilen büyük çadırlarda yaşamlarını sürdürmekte idiler.

İslamiyet öncesi Türk devletlerinde kültür ve medeniyet bilgilerini aktarmaya, devlet yönetiminden söz etmeye devam ederken, hükümdarların yetkilerine Kut adının verildiğini ve bu yetkilerin hükümdarlara tanrı tarafından verildiğine inandıklarını da belirtmeden geçmeyelim. Egemenlik hükümdar ve aileye ait olduğu için, hükümdarın ölümünden sonraki hükümdar da onun oğlu olmak durumunda idi. Bu nedenle çok taht kavgası yaşanmış ve devletlerin yıkılması da bu kavgalar dolayısı ile çok kez yaşanmıştır.

İslamiyet öncesi Türk devletlerinde ülke yönetimi, hükümdar tarafından, törelere uyularak gerçekleştirilirdi ki töre, yazısız hukuk kurallarına verilen isim olarak belirtilmektedir. Törelere uymayan hükümdarların yönetimi sorgulanabilirdi. Bununla birlikte, hükümdar devleti, milletin mutluluğu, huzuru, güvenliği ve adaleti üzerine inşa ettiği temellerde yönetmek durumunda idi.

İslamiyet öncesi Türk devletlerinde kültür ve medeniyet soruları yanıtlanırken, ikili yönetim sistemi hakkında da mutlaka bilgi sahibi olmak gerekmektedir. İkili yönetim, devletin Doğu ve Batı olarak iki taraflı yönetilmesi sistemini benimsemektedir. Doğu kutsal olan taraftır ve Kağan tarafından yönetilir; Batı ise Yabgu ismi verilen yönetici tarafından yönetilirdi.Batı özerk bir yapıya sahip olduğu için, İslamiyet öncesi Türk devletlerinin federal bir yönetim anlayışına sahip olduklarını belirtebiliriz. Bununla birlikte, Yabgu, iç işlerinde özgürdür. Dış işlerinde ise Kağana bağlı olduğunu belirtmemiz gerekir.

İslamiyet öncesi Türk devletlerinin yönetiminde Kağan başkanlığında toplanan Kurultay’da, vezir, hatun, boy beyleri ve ve buyruklar yer alırdı. Vezir, Kağanın en büyük yardımcısı, Hatun ise eşi idi. Buyrukların ise bakanlar olduklarını belirtmeliyiz. Kağanın belirlenmesinden vergilere, savaş ve barış kararlarına kadar her şey, Kurultay toplantılarının konusunu oluşturabilirdi.

İslamiyet öncesi Türk devletlerinde kültür ve medeniyet bilgilerini aktarırken, hatun, diğer adı ile katunun da Kurultay’da bulunduğunu belirttik. Bu bilgi, kadınların da devlet yönetiminde sözünün geçtiğinin en açık ifadesidir ve İslamiyet öncesi Türk Devletlerinin kültür ve medeniyeti soruları çözülürken, bu detaya da mutlaka dikkat edilmelidir.

■ Ordu. İslamiyet öncesi Türk devletlerinde ordu, gücün ve bağımsızlığın simgesi niteliğinde idi. Ordunun önemi, dış tehditlerin sürekli oluşu dolayısı ile artmıştır. Buna bağlı olarak ordu teşkilatının da önemi artmıştır. Mete Han zamanında ilk kez Onluk Sistem kullanılmıştır. Başında Onbaşı’nın bulunduğu en küçük birlik, onluk sistemde on kişi idi. Ordunun başında bulunan en büyük komutan hükümdardı. Görevleri arasında, ülkenin bağımsızlığını korumanın yanında, yeni yerler fethetmek de yer almakta idi.

İslamiyet öncesi Türk devletlerinin kullandığı başlıca silahlar arasında süngü, yay, ok, kalkan, mızrak ve kılıç yer almakta idi. Genel olarak savaşlarda kullanılan taktiğin adı kurt kapanı idi. Kurt kapanı taktiği aynı zamanda turan taktiği olarak da biliniyordu. Bu şekilde pek çok başarı elde edilmiştir.

■ Toplum Yapısı Ve Ekonomik Hayat: İslamiyet öncesi Türk devletlerinde kültür ve medeniyet ile ilgili detayları gözden geçirdiğimizde ve toplum yapısına baktığımızda, Türklerin boylar halinde yaşadıklarını ve bağımsızlıklarına da düşkün oldukları için kimsenin hakimiyeti altına girmek istememeleri dolayısı ile ilk Türk devletlerinin çok çabuk yıkıldığını söyleyebiliriz. Tarıma elverişli alanların Orta Asya’da az olması dolayısı ile göçebe bir hayat süren boylar, oğuş, uruğ, bod ve budun gibi topluluklar halinde yaşamakta idiler. Oğuş o dönemde aile anlamına gelmekte idi. Urug soy ya da sülale, bod boy, budun da boylar birliği anlamını ifade etmekte idi.

İslamiyet öncesi Türk devletlerinde toplumsal sınıflar oluşmamıştır. Çünkü topraklar devletin malı sayılırken, yaşam alanları ortaktır. Ve bununla birlikte sürekli göçebe bir yaşam sürülmektedir. Hayvancılığın ise ekonomik hayatın temelini oluşturduğunu belirtebiliriz. Ekonomik alanda kullanılan diğer geçim kaynakları ise şu şekildedir: Yağmacılık, avcılık, toplayıcılık, balıkçılık… Yerleşik hayata geçilmesinin sonrasında ekonomik geçim kaynaklarının arasına eklenen diğer faaliyetler ise: dokumacılık, demircilik, ticaret, tarım, altın işlemeciliği… şeklinde sıralanabilir.

İslamiyet öncesi Türk devletlerinde kültür ve medeniyet soruları içerisinde İpek Yolu egemenliği ile ilgili bilgilere de sahip olmak gerekmektedir. Çünkü Türkler için bu hakimiyet önemlidir. Bu nedenle Çin’liler ile sürekli bir mücadele halinde olunmuş; hatta bir zaman sonra söz konusu bu mücadeleler de ekonomik geçim kaynağı halini almıştır.

■ Din Ve İnanış: İslamiyet öncesi Türk devletlerinde çok tanrılı bir inanış söz konusu olmuş; ama sonrasında tek tanrılı dinlere de inanç başlamıştır. Söz konusu bu dinleri tek tek incelemek istersek:

• Gök Tanrı Dini: İslamiyet öncesi Türk devletlerinde en çok inanulan din Gök Tanrı dinidir. Bu dinde ahiret inancı yer almakta olup, iyi insanların cennete, kötü insanların ise cehenneme gideceğine inanılmaktadır.

• Şamanizm: İyi ve kötü ruhların mücadelesi Şamanizm dininde yer almaktadır. Şaman din görevlisidir. Hem ayinleri yönetir; hem de ruhlarla iletişim kurar. Baksı ya da Kam da Şamana verilen diğer isimlerdir.

• Totemizm: Totemizm en eski inanç sistemlerinden bir tanesi olup, tabiattaki kuvvetlerin kutsal olduklarına inanılmaktadır. Ongun, Totemizmde, kutsal sayılan varlıklara verilen isimdir.

• Atalar Kültü: Bu dinde, insanlara ataların yardım ettiği inancı bulunmaktadır. Animizm adı da verilen atalar kültünde, ahiret inancı da bulunmaktadır.

• Maniheizm: Bu inanç, ilk Türk devletleri arasında yer alan Uygurlar tarafından benimsenmiştir. Savaşmak ve et yemek maniheizmde yasaktır. Türk’lüğe çok uygun olmayan bu dini benimseyenler ya kısa zamanda Türklük özelliklerini kaybetmişlerdir. Ya da söz konusu devletlerin yıkılışı çabuk gerçekleşmiştir.

• Budizm: Hindistan’da Brahmanizm’e tepki olarak ortaya çıkmış olan Budizm, Buddha’nın öğretilerini esas almıştır. Yine ilk Türk devletleri arasında yer alan Uygurlar’ın arasında yayılım göstermiştir.

• Hristiyanlık: Avrupa’ya göç eden Avarlar, Bulgarlar ve Macarlar gibi ilk Türk devletleri Hristiyanlığı tercih etmişlerdir. Zaten sonrasında da Türk benliklerini kaybetmişlerdir.

• Musevilik: İlk Türk devletleri arasında yer alan Hazarlar tarafından benimsenmiştir.

İslamiyet öncesi Türk devletlerinde din ve inanış olarak çok farklı inançların benimsendiğini göz önünde bulundurursak, Türk halkının da dini açıdan ne denli hoşgörülü olduğunu daha iyi anlayabiliriz.

■ Hukuk Yazı Dil Ve Edebiyat: İslamiyet öncesi Türk devletleri, adı Töre olan, yazısız hukuk kuralları ile yönetilmekte idi. Yarguci, hukuk işlerine bakmakta idi. Uygurlar zamanında ise ilk kez yazılı hukuk kuralları kullanılmaya başlanmıştır.

Türkçe, Ural – Altay dil grubunda yer alıp, ilk olarak sözlü, sonrasında da yazılı şekilde gelişim göstermiştir. İlk Türk devletleri arasında yer alan Göktürkler yazıyı ilk kullananlar olmuşlardır. Bununla birlikte, Türklerin, kendi geliştirmiş oldukları farklı alfabeler de bulunmaktadır. 38 harfli Göktürk alfabesi, Göktürkler tarafından geliştirilen en önemli Türk alfabeleri arasında yer almaktadır. 18 harfli Uygur alfabesi ise Uygurlar tarafından kullanılmakta idi.

Türklerin yazıyı kullanmaya geç başlamış olmaları dolayısı ile Türk tarihi ile ilgili ilk kaynak bilgilere, Bizans, İran, Çin, Arap ve Rus kaynaklarında rastlanmaktadır.

İslamiyet öncesi Türk devletlerinde kültür ve medeniyet bilgileri gözden geçrildiğinde, yazının kullanılmasından önce sözlü edebi eserlerin bırakıldığı görülmektedir. Sagu ve savlar, atasözü ve özdeyişlerdir. Koşuklar ve destanlar, sözlü edebi eserlere önemli örnekler arasında yer almaktadırlar.

Oğuz Kağan Destanı Hunlara aittir. Alper Tunga Destanı ve Şu Destanı da İskitlere aittir. Ergenekon Destanı ve Bozkurt Destanı Göktürklere ait iken, Türeyiş Destanı ve Göç Destanı da Kırgızlarındır. Manas Destanı da en uzun ve önemli destanlar arasında bilinmektedir.

Bilim Ve Sanat: İslamiyet öncesi Türk devletlerinin sadece Kültür ve sanatta değil, bilim, ticaret, sözlü ve yazılı edebiyat alanlarında da önemli gelişmeler katetmiş olduklarını belirtmemiz gerekmektedir. Astronomi alanında gelişimin en açık kaynağı, Oniki Hayvanlı Türk Takvimidir. Bugün kullanılan matbaanın temelleri, Uygurlar zamanında hareketli harf sistemi ile atılmıştır.

Göçrbe hayat yaşayan İslamiyet öncesi Türk devletlerinin bırakmış oldukları sanat eserleri arasında ahşap, deri, metal ve taş işçiliğine dayalı yapıtlar yer almaktadır. Yerleşik hayata Uygurlar ile birlikte geçilmesinin sonrasında ise heykel, resim, minyatür ve tezhip sanatı gelişme göstermeye başlamıştır. Şiir ve müzikte de görülen gelişmeler ile birlikte Türklerin kullandığı en önemli çalgının kopuz olduğunu belirtebiliriz.

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Yandex.Metrica Gizlilik Politikaları