Yaratılış Destanı Hakkında Kısa Bilgi Yaratılış Destanı Özet
Yaratılış destanı hakkında kısa bilgi verirken, bu destanın evranin yaratılışını, iyilik ve kötülüğün kaynağını ve evrendeki düzeni konu edindiğini belirtmekle başlayabiliriz. Derlenişi Altay Türkleri arasında 19. yüzyılda, Prof. W. Radloff tarafından gerçekleştirilmiştir.
Yaratılış destanı özeti daha önce kısaca BilgiBilgi içerisinde sizlere aktarıldı. Yaratılış destanı hakkında kısa bilgi verirken, bu destanın Türkler tarafından kabul edilen tüm eski dinlerin ve özellikle de Şamanizmin özelliklerini taşıdığını belirtmemiz gerekir.
Eski Sibirya kavimleri arasında kabul görmüş ortak dinlerden biriolan Şamanizm en çok da Türk ve Moğollar tarafından kabul görmüştür. Türkler, totem dininden sonra ilk kez Şamanizm’e inanmışlardır. Buna göre iyi ruhlar öldüklerinde kuş kılığına girer ve iyilik derecelerine göre gökteki ışık alemine giderler.
Kötü ruhlar ise yine kötülük derecelerine göre yer altındaki karanlıklar alemine giderler. Yaratılış destanı Türk din, düşünce, inanış ve mitolojisinden önemli izler taşır.
Yaratılış Destanı Hakkında Kısa Bilgi
Yaratılış destanı hakkında kısa bilgi verirken Türk düşünce, mitoloji ve inanışlarını gözler önüne serdiğini ve Altay Türkleri arasından derlendiğini, derlemenin 19. yüzyılda Prof W. Radloff tarafından gerçekleştirildiğini aktarmak isteriz. İçerisinde Türklerin hem eski hem yeni dini inanışlarını ve aynı zamanda Şamanizmi barındırır.
Yaratılış destanı hakkında kısa bilgi verirken diğer adının Altay destanı olduğunu da unutmamalıyız. Altay – Yakut zamanında ortaya çıkmıştır. İlk Türk destanlarından biridir. Sadece Altay Türkleri değil, Asya kıtasının farklı bölgelerinde yaşayan Türk boyları tarafından da söylenmektedir.
En eski Türk destanı olan Yaratılış Destanı, kahramanlarının olağanüstü özelliklerini coşkulu ve törensel bir ifade ile dile getirmektedir. Bilinen en eski edebiyat türleri arasında da yer alan bu destan bir kaç bölümden oluşan manzum bir yapıttır.
Yaratılış Destanı Özeti
Yaratılış Destanı özeti daha önce de aktarılmış olmasına karşın, konu içerisinde bir kere daha değinmeyi gerekli görüyoruz.
Dönem tanrılarından Ülgen, dünyanın uçsuz bucaksız sularla kaplı olduğu, yer ya da göğün bulunmadığı ortamda uçmakta idi. Yine bu şekilde uçtuğu bir anda, bir ses duyan Tanrı Ülgen, denizin kenarında oturmasını ve kendisine gelen taşı tutmasını söyledi.
Tanrı Ülgen, hemen kendisine oturacak yer buldu ve sonrasında da yaratma zamanının bu zaman olduğunu anladı. İçerisinde soyla birlikte bir dünya yaratmak istediğini fakat bu dünyanın nasıl olacağını bilmediği gibi, nasıl yaratılacağını da bilmiyordu. Ve bunun çaresini öğrenmek isteğinde idi.
Suyun içinde bir Ak Ana bulunmakta idi. Hemen suyun yüzünde görünen Ak Ana, Tanrı Ülgen’e şöyle dedi: Kutsal bir söz vardır: ”Yaptım oldu…” Eğer yaratmak istiyorsan bu sözü söyle. Ama sakın, ”Yaptım olmadı…” deme… Bu söz hem Tanrı Ülgen ve hem de diğer insanlar için bir öğüt niteliğindedir. Tanrı Ülgen bundan sonra sürekli, var’a yok denilmemesi gerektiğini insanlara öğütlemiştir.
Yere bakan Tanrı Ülgen, ”Yaratılsın yer” demiş ve yer yaratılmıştır. Göğe bakarak ”Yaratılsın gök” demiş ve gök yaratılmıştır. Sonrasında Tanrı Ülgen üç tane çok büyük balık yaratmış ve yaratılan dünyayı bu üç balığın üzerine yerleştirmiştir. Dünyanın boşlukta gezinmesi bu şekilde imkansızlaştırılmış, sabit durması sağlanmıştır.
Balıkların kımıldamaları halinde dünyayı su basması ihtimaline karşı ise Tanrı Ülgen, Mandışire’ye balıkların denetlenmesi görevini vermiş bulunmaktadır. Tüm bunları yapmasının sonrasında ise kendisi, Altın Dağı’nın en tepesine çıkarak oturmuştur. Altın Dağının tepesi ay ve güneşe değmekte, etekleri ise dünyaya değmemektedir.
Yaratılış Destanı’na göre dünyanın yaratılması altı gün sürmüştür. Yedinci gününde ise Tanrı Ülgen derin bir uykuya dalmıştır. Uyandığı zaman neler yarattığına bakmak isteyen Tanrı Ülgen, ay, güneş, dokuz tane dünya, cehennem ve bir de yer görmüştür.
Bir gün Tanrı Ülgen, denizin içerisinde bir toprak parçası görmüş;ve bu toprak parçasının üzerinde bir kil tanesi görmüştür. Bu kil tanesinin insanoğlu olmasını isteyen Tanrı Ülgen, kil tanesinin bir anda insana dönüştüğünü görmüştür. Bu ilk insanın, insanoğlunun babası olmasını isteyen Tanrı Ülgen, ona Erlik adını verdiği gibi, onu kendi kardeşi olarak görmüştür. Fakat Erlik çok kıskançtı ve Ülgen gibi yaratıcı, güçlü olmak istiyordu.
Bunun üzerine Tanrı Ülgen topraktan yedi tane insan yarattı. Bir de Mandışire’yi yarattı ki Mandışire kahramandı. İnsanları Erlik’ten koruyacak olan Mandışire idi. Çünkü Erlik yaratıcı olamadığı için çok öfkelenmişti ve Tanrı Ülgen bu öfkenin yarattıklarına zarar vereceğini düşünüyordu. Sonrasında insanların kulaklarına can üfleyen Ülgen, burunlarına da akıl üfledi. Man-Tire’nin yaratılarak han olması ise insanların idare edilmesi adına gerçekleştirilmiştir.
Yaratılış destanı özeti daha detaylı olarak sitemizde yer almaktadır. Yaratılış Destanı hakkında kısa bilgi verirken, Yaratılış Destanı hangi uygarlığa aittir; Yaratılış Destanı hangi devlete aittir sorularının yanıtlarını da vermemiz gerekir. Yaratılış Destanı’nın Altay ve Yakut Türklerine ait olduğunu söyleyebiliriz.